Sultan Abdülaziz 1861de tahta çıktığında Çırağan Sarayı inşaatı  kendisini beklemekteydi. Yeni Padişah saltanatının ilk yıllarında  uyguladığı tasarruf tedbirlerini kısa süre sonra bir yana bırakarak 20  Ocak 1863 günü sarayın yapımını başlatır.
Sarayın mimarı Nikoğos Balyandır. Sultan Abdülmecid döneminde binanın  yeniden inşaasıyla ile ilgili olarak yapılan çalışmalar esnasında  kendisine bu görev verilmiş, O da Yeni Çırağan Sarayının planlarını  hazırlamıştır. Fakat hem devletin içinde bulunduğu maddi darboğaz, hem  de kendisinin 1858de ölümü üzerine hazırladığı planlar uygulanma fırsatı  bulamaz. Ölümünden beş yıl sonra bu planları kardeşi Serkis Balyan  kullanacaktır. 
Yeni Çırağan Sarayının mimarı olarak birçok kaynakta Serkis Balyanın  ismi geçmesine rağmen, saray ile ilgili olarak incelenen hiçbir belgede  bu bilgiyi doğrulayacak açık bir kayda rastlanılmamıştır. Saray  inşaatında görevli kalfalardan biri olarak görülen Serkis Bey, Kardeşi  Agop Balyan ile birlikte sarayın müteahhitliğini de yapmıştır. Ancak  Serkis Balyana saray inşaat alanında bir "resim odası" oluşturulmuştu.  Bu oda için alınan malzemelerden anlaşıldığına göre (İngiliz ve Fransız  kağıtları, resim kağıdı, metrelik kağıt, boya takımı, resim fırçası,  kurşun kalem, cetvel tahtası ve gönye tahtası) burası Balyanın bazı  detay plan çizimlerini yaptığı bir merkezdi. Ayrıca yine bu bölümde  Osmanlı Mimarisinde bir gelenek olarak uygulanan, yapılacak olan binanın  bir maketinin hazırlanması işi de Serkiz Bey tarafından  gerçekleştirilmiş ve Çırağan Sarayının maketi hazırlanarak Sultan  Abdülazizin beğenisine sunulmuştur. 
İnşaat alanı içerisinde yer alan Beşiktaş Mevlevihanesi Fındıklıdaki  Karacehennem İbrahim Paşa Konağına nakledilir. Mevlevihane buradan da  önce Maçkaya ve daha sonra da Bahariyeye taşınır. 
Sarayın yapımı için gerekli olan malzeme alımı ve ödemeleri; usta,  sanaatkâr ve işçilerin ücret ve yevmiyelerinin kayıt ve kontrollarının  yapılması konusunda oldukça detaylı bir teşkilatlanmaya gidilmiştir. 
Saray inşaatında çalışan görevli memurların başında Ahmet Rıfat Efendi  bulunmaktaydı. Onun denetimi altında Hafız Rıfat Efendi ve Samak Efendi  olmak üzere iki kâtip, Kemal Ağa ve Esteban Efendi adında iki ambar  memuru çalışmaktaydı. Ayrıca bütün malzeme alımlarını kontrol altında  tutan Hasan Efendi, Samador ve Petrak Efendiler daimi olarak tetkikte  bulunmaktaydılar. Geceleri saray inşaat alanını korumak üzere on yedi  bekçi istihdam olunmuştu. Bütün harcamaları kayıt altına alan on sekiz  kişilik mutemed kadrosu oluşturulmuştu. Çalışmalar sırasında meydana  gelebilecek kaza ve yararlanmalara karşılık Cerrah Osman Ağa isminde bir  doktor görevlendirilmişti. Perakende olarak yapılan malzeme alımlarını  Pazarcı Hulusi Efendi ve ortağı Tevfik Efendi gerçekleştirmekteydiler. 
Başlangıçta gerçekleştirilen bu düzenleme, saray inşaatı ilerlediğinde  yapılan her bir birim için ayrı kâtipler, mutemetler ve gece bekçileri  şekline dönüşür. 
 Yeni Çırağan Sarayının yapımı ile ilgili bilgiler dörder haftalık  icmaller halinde hazine defterlerine kaydedilmekteydi. Malzeme  alımlarıyla ilgili ayrıca kontrat defterleri oluşturulmuştu. Kontrat  defterlerinde alınacak malzemenin bütün özellikleri sırasıyla sayılmakta  ve bir numune üzerinde gösterilmekteydi. Teslim edilen malın gösterilen  numunesine uygun olmaması ve belirtilen özelliklerde bulunmaması  durumunda hiçbir ücretin ödenmeyeceği vurgulanmaktaydı. Ülke içerisinde  uzak bölgelerden temin edilen kereste ve sair malzemenin hangi yollardan  İstanbula taşınacağı ve gerekirse ulaşımda güçlük çekilen bölgelerde  devlet tarafından acilen yol yapımı çalışmalarının başlatılacağı teminat  altına alınmaktaydı. Ödemelerin ne şekilde yapılacağı, karşılıklı  gecikme durumlarında uygulanacak faizin miktarı da yine aynı kontrat  maddeleri arasında yer almaktaydı. 
Ancak bu düzenlemelere rağmen, bazı kayıtların âdi kağıtlara yapıldığı  görülmüştü. Bunun üzerine 19 Nisan 1865 tarihi bir duyuru ile bütün  kayıtlarının özel olarak hazırlanmış evrak üzerinde tutulması ihtar  edilerek alelâde kağıtlar üzerine yazılmış olan hesabın Hazine-i Hassa  tarafından ödenmeyeceği ve bunu icra eden memurun cezaya uğrayarak,  evraktaki miktarın iki katını ödemek zorunda kalacağı belirtiliyordu. 
Yeni Çırağan Sarayı inşaasıyla birlikte birçok köşk ve kasrın da yapım  veya onarımına başlanmıştır. Malta Kasrı, Kalender Kasrı, Tarabya Kasrı,  Yeniköy Kasrı, Dolmabahçede Gümüşsuyu yakınında Konaklar ve Küçük  Çekmecede iki kasrın inşaasına bu dönemde geçilir. Yıldız Kasrı ve  Kâğıthane Kasrının da onarımları yapılmaktaydı. Beylerbeyi Sarayını  yapımı da aynı anda sürdürülmekteydi. Bütün bu köşk ve kasırların  inşaası için ve hatta Beylerbeyi Sarayı için Çırağana alınan  malzemelerden kullanılıyordu. 
Sarayın yapım çalışmaları, devletin içinde bulunduğu mali sıkıntılara  rağmen bir an önce bitirilebilmesi yolunda ayırdığı kaynaklara ve  gösterilen gayretin aksine oldukça uzar. 7 Şubat 1870de Harbiye Reisi  Mahmud Paşa, sarayın kalfaları ve aynı zamanda müteahhitliğini yapmakta  olan Serkiz ve Agop Balyan ile görüşerek gecikmeden dolayı devletin  duyduğu sıkıntıyı ve zararı dile getirir ve kendilerine sarayın  noksansız olarak bitirilmesi için aynı yılın Kasım ayına kadar süre  tanınır. Ayrıca iki kardeşe 240.000 liralık son bir ödeme yapılarak,  bundan başka herhangi bir para talebinde bulunmaması istenir. Alınan bu  tedbirlere rağmen inşaat, öngörülen tarihten yaklaşık on ay sonra, 27  Eylül 1871de tamamlanabilmiştir.



0 yorum:
Yorum Gönder